Kayıtlar

2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

YALANIN GERÇEĞİ

  Ben bir yalanın gerçeğiyim Doğrular benden uzakta rahat Elimi neye atsam küle dönüyor Küllerden bir kuş kanadı çizdim Özgürlüğü bana hatırlatsın diye Acı gerçeğin sevdalısıyken Bu sahtelikler neden etrafımda   Hakikati algılayabilmek için, kara sular indi ayağıma İçimde kıvılcımlanan aşka kulak vermeliyim Sahi aşk denen şey gerçek midir Yoksa bir silsile halinde gönüle dolanan yalan mı Uzun yoldan geldim, uzun yola çıkacağım Sevdamın uğruna Koca bir yalanın tek gerçeği olacağım

Kendisiyle Karışık Biri

 İnsanlar birbirini etkiliyor ve bu etkilenmelerin sonrasında bir takım etkileri, sonuçları oluyor. Bu bazen güzel olsa da genelde kötü oluyor. Ama ben güzel sonucundan bahsedeceğim. Aşağıda yazdığım şiirin fikir babası olan Utku Fuat'la o gün fakülteye giderken hayat üzerine çok verimli bir sohbetimiz oldu. İbrahim de bize eşlik etti. Ama muhabbet hem farklılıkları ve buna bağlı olarak benzerliklerimizi güzel ortaya serdi. Bende oluşan bir düşüncenin aynısın başkasında da karşılığı olması güzel oluyor. Bazen de öyle bir şey söylüyorlardı ki "işte bu" diyordum. O günün akşamında yemekhanede yemeği yedikten sonra yanıma geldi ve "Hani kendiyle barışık denir ya, ben de kendiyle karışık birisi diye bir şey denebilir" dedi. Ben o an "işte bu" dedim. Hak verdim ve gerçekten çok etkilendim bundan. Ertesi gün erken kalktım ve çarşıda bir işim vardı. Onu halledikten sonra Afyonda taş medrese diye bir yer var, İmaret camiinin arkasında. Orada birkaç masa sandal...

Mecbur

 Her an bitmez bir acıyla kahroluyorum Derdimi anlatacak kelime yok Bilmiyorum, zaten bilsem ne olacak İnat ederim, yine de söylemem kimseye bunu Değişmeyen bir ızdırapla kıvranıyorum Yapraklar ayrılırken dalından Yağmur yağar bir de üstüne Başka baharda, başka bir ihtimalde Bir çiçek açacak ağacın dalında O an bir tebessüm gibi yüzünde belirse Tüm bu yaşananların anlamı olsan Neyse, bu yolu bilerek çıktık en baştan Ayaklarım kaldırmıyor bedenimi, yoruluyorum Kimsesizim anla, bir damla şevkatinden ver Gönlümün içinde amansız bir savaş Barışı hiç olmadığı kadar istiyorum Durulsun, dingin bir müzik çalsın Tek derdim, korkmadan gözlerine bakmak olsun Yanılmışım, anladım Birden büyük bir yalanın ortasında buldum kendimi Anladım, çünkü hislerin tuzağına düştüm Sert ve acımasız oldu bu sefer Yıllarca anlamak için uğraştım Şimdi anlamanın ızdırabını yaşıyorum Sessizce çekip gitmem gerekiyor Belirsizlik daha güzelmiş Kendine göre bir cazibesi varmış Şimdi herşey gün gibi ortada Böyle gelmi...

Haberin Olsun

 Haberin yok, gözden ırak bu sevda Hiç aklına geldim mi, hiç acaba dedin mi Bir ihtimal, bir ürperti gibi  Beynin kıvrımlarında bir mana  En umutsuz olduğun anda, biri çıksa dedin mi  Karanlık, yok ederken umudu,  Heba olurken onca düş, yıkılırken tüm değerler Sırf kendi benliğine odaklanan gece Bölmek istese de düşüncemi ve duygumu Çölün ve dağın çilesini hissederken Küle dönmüşüm, bir kar tanesi olup inmişim Yeryüzüne Bir sürü yokluk, bir düzine hiçlik Zaman durmaz, böyle de geçmez Değişir elbet, değişir mevsimler  Bir bakmışsın son kertesindesin hayatın Sevmek, o anda kurtarır mı ölümden Yoksa bıçaklar mı kalbimi bin yerinden Haberin vardı, bence Bunca his boşuna dolmazdı yüreğime Gözlerim gözelerine değince, anlardın Bir dolunay görülürdü, bulutların arasından Bu soğukta yalın ayak durmak mesele değil Bir fikrin olsun, filizlensin gönlünde yeter Haberin olsun ya da olmasın Geçti artık, kalmadı önemi, merhemi Böyle yaşanmalı bu sevda Uzaktan seyretmeli e...

İKİ YABANCI

 İki yabancı, oturmuş karşılıklı Susuyor ikisi de, huzursuz bir sesizlik Aslında yabancı dediğime bakma Ruhları tanışır, yıllardan beri Neden hala yabancılardır göz göre göre  Konuşamıyorlar,  Korku sarmış kalplerini Kelimeler anlatır, fakat dayanmaz Dilden çıksa, kulaklar kaldırmaz Saf temiz bir tanışıklık,  Binlerce sene sürmüş hikayeleri Göz göze geldi, bir damla düştü Anlattı, bir saniyede Sayfalarca süren derdi  Umutsuzluk, yakalarını bırakmadı Ben olsam dayanırdım, korkmazdım Ne olabilir ki en kötü, bu yabacılıktan Bilseler aynı hislerle bağlılar birbirlerine Ama yinede çıkamaz kabuklarından Biri bir adım atsa diğeri on İlk kıvılcımı verse, karanlık yok olacaktı İki yabancı, baktıştılar, uzun uzun sustular Eğdi başını adam, koydu ellerini ceplerine Bir şiir okudu, tüm bu olup bitene Kadın, gitti arkadaşlarının yanına, daldı boşluğa Sesiz bir ağıt yaktı, akan o bir damla yaşa Neden oldular böyle yabancı, aşkı bile bile Yine denk gelirler yine yaşanır en baş...

YANIYOR GÖĞÜN BAĞRI

 Kara bulutlara aldırmadım, çıktım dışarı Rüzgar sarsarken, ağaçlarda kendimi buldum Durmaz artık bu feza, yanıyor göğün bağrı  Derdimden kaçarken yağmura tutuldum Ağla ey gök, ben beceremiyorum ağlamayı Senin bir damlan, bende okyanusa dönüşür Derdimi çok büyüttüm, öğret bana dayanmayı Al beni yanına, tenimi kendi rengine büründür

SAPLAN KAL

 Sen kendini bir kuyuya atmışsın Derin mi derin, ıslak ve soğuk olduğu kesin Çıkmak istiyorsun, lakin çaban yok Karanlığa, bu umutsuz karanlığa Çok bel bağlamış,  sonra yalnızlıktan yakınmışsın Ey uslanmaz gönül, Böyle bitap düşeceğini söyleseydin Çıkmazdım senle bu hasret yoluna Madem karanlık zordu, kalsaydın aydınlıkta Ben sustum, sen de yanmasaydın  Anlamaz ki beyin, bu sisli bilmeceyi Hiçlik uğruna var olmayı dene Bir kum tanesi, ne kadar değerliyse kum yığınıda Bir su buharı, bir bulut için ne kadar önemliyse Öyle ol ki, farkın kalmasın, yok ol kalablıkta Bazen düşünürüm, sonu var mı bunun Yani bunca yıl, hep aynı ızdırap Aynı duygu ve değişmeyen pişmanlıkla Olmuyor, bunda mı var hayır Neylersin, kaderin cilvesi bu da Saplan kal bataklığında Unutma! her hareketinde batacaksın Bürüneceksin soğuk bir karanlığa

GECE

 Yalnızlık, olacak iş değil Gecenin dördü uynadım Ne kadar karanlık, hiç umut yok Bin askerli yalnızlık ordusu, gönlüme taarruza geçti Talan edilecek alan çok,  Savunacak asker yok, Her yanımdan, bir deli sarsıntı "Yalnızsın, unut umudu, saplan kal" Saat beş, değişen şey zaman Kal, olduğun yanlızlıkta  Çık dışarı, hisset soğuk rüzgarı Anla, olmayacak! dinmeyecek acın Susacaksın, gidecek gelecek ve susacaksın Belki biri çıkacak, bakacak duracak Ama sen bir damlaya feryadını sığdıracaksın  

Unuttum

 Unuttum, kayboldum Neredeyim, gönlümdeki garip yangın Neyin nesi Halbuki ağaçlar çiçek açmış herşeye rağmen Unuttum, zorlasam biraz  Belki hatırlarım, görürüm burnumun dibindeki Hakikati  Daha beteri olmaz  Dedim, oldu  Ama ben binbirinciyi söylüyorum hala Olacak biliyorum, daha da beteri Yokluğun ve karanlığın ötesi Bittiği yerden tekrar başlayan azap Ne önemli, ne yanlış, ne  İğne ucu kadar aydınlık, Güneş ehemmiyetinde bu karanlıkta Ufacık bir sabır, Damarlarımda hala akan kanın sebebi Eğri de olsa duruyorsam ayakta O da gereksiz bir gururumdan Yeşilin binbir tonuna bulayın beni Ağaçların arasına koyun Yaşarım, köklerimi salarım toprağa Yüzbin yıllık tarihi dinlerim Toprağın kalbinden Orada bulurum, hayatın manasını Tüm kainatı biliyorken, unuttum