İstikamet Sisli Bir Muamma
Bir soruyla başladı hikaye "neden"
Cevap verecek ehilde birini bulamadı
Demek ki bir yolculuk var yakında
Yol bir arayış, görmek görünmeyenin ardındaki sırrı
Neden diye bağırdı daha yola çıkmadan
Kalabalık döndü, şaşırdı bu bağrışa
"Sen daha yola çıkmadan neyin cevabını bekliyorsun"
Kesinleşti, yolun bahtında adı yazılı
Mecbur, yorgun adımlarla ulaşmak gerekiyor
İstikamet nereye? Varmayı istiyor
Fakat
İstikamet puslu, sisli bir muamma
Varmak hayaldir, yolcular beklentiye girmez burda
Bunu fark edince kederlendi
"Yol yakınken döneyim" dedi
Bir ses belirdi karanlığın ardından
Karanlıktır konuşan
"Geçti artık, sen aitsin yolun taşına"
Keşke dedi, sormak aptallığına kalkışmasaydım
Su çatlağını buldu, parçalar yerine oturdu
Anlam derinleşip yerini anlamsızlığa bırakana kadar
Sonra gün battı, o vakit yüreğine indi yalnızlık
Ve bir soru daha
"Tek ben mi yolcusuyum yolun?
Yoksa var mıdır bana yar olacak birileri"
Aradan birkaç zaman geçti derken karanlık
"Aydınlık benim için neyse sevda senin için o"
Bu laflar kedere yer yatağı açtırdı yüreğinde
Yol uzun, yalnızlık baki, keder dost
Kaç zaman böyle geçti, aradı
Durduğu, bıktığı, isyan ettiği oldu
Fakat inat etti, bin parçaya bölünsem de bulacağım
Göğsüme dayayıp bağıracağım
Hayalle tutundu ve direndi bu yola
Eskiden nasıldım acaba diye delirdi
Karanlıktan iğne deliğinde bir ışık geldi
Gözbebeğine değen ışınlar bir şeyler taşıyor
Artık cevap vermenin yeni hali mi bu?
Karanlık ulvileşti, değişen bir şey olmadı karanlık adına
Gözü artık seçebiliyordu
Bir yüz, sevdiğinin yüzü
Hakikat orada hemen dibinde
Yol ona dönüştü, karanlık göz bebeklerinde kaldı
Bu bir rüya mı yoksa gerçeğin alıgılanışı mı değişti
Öylesine yolun kahrını çekmişti ki şimdi derin bir boşluk
İçinde
Neden derken daldım belirsizlik havuzuna
Nedenmiş peki tüm bu acı, tüm bu imkansızlıklar
Cevap tek ve basit
Yaradana iman için tüm bu terane
Nedenin cevabı o, sonra sevdayı boca etti başıma
Yok oldu benliğim sevdaya yaklaştıkça
Ama bu da bir yolculuk varmak muamma
İstikamet bu sefer belli,
Dedi sevmek doruğunda yalnız kalmayı göze alan delikanlı
Aşka evrilen yolculuk bahtsızlık mıdır nedir
Başa gelen derdin soluk bir rengidir hayat
Utandı başta takip ederken kızı
Yanlış anlaşılır mıyım, acaba? Dedi hala karanlığın etkisinden çıkamayan kişi
Etrafta ışık teker teker yok oldu
Yokluktu karanlık, yolun bahtıydı yokluk
Söze girmek için sabırsızlanan karanlık
Yolcuya saygısından sustu birkaç zaman
Asfalt, irili ufaklı taşlara dönüştü
Farkında değildi, bu sefer koşmaya başladı
Dokunacakken karanlık yuttu kızı
Yolcu isyankar, çöktü. Karanlık sahileşti
Şimdi konuşmanın tam vakti
"Dedim ya sana , kavuşamazsın aşkına
Bak karanlık, bak konuşan karanlık
Konuşan ne karanlık ne de susan aydınlık
Hepsi senin içinde, bahtındır senin yalnızlık"
Dedi karanlığın kendisi olduğunu anlayan kişi
Ama nasıl mümkün olur bu
Delirmiş miydi?
Daha da fazla yol almak gelmedi içinden
Düşünmek de istemiyordu artık
Ve sabah oldu, karanlık arkasında bir duvar gibi hala duruyordu
Gözüne ilişen şey de neydi
Varmıştı, tam dibinde kazılmış bir mezar
Cevabı vermek için siyahlara bürünmüş adam
Selam vermekle uğraşmadı, hemen girdi lafa
"Vardın sonunda, bak bu mezar senin için hazırlandı
Cevabı istiyorsun benden "neden"
Neden yıllardır bu yoldasın
Neden sevdaya kaptırdın kendini
Neden, cevap sen de, gir şimdi bu mezara"
Hayret bu muydu cevabı bu sorunun
Bir kökten yüzlerce dallanıp budaklanan ağaçtır bu
Ne kadar da umutla dolmuştu yüreği bu adamı görünce
Kimdi bu mezar bir tuzak olmasın
Tereddütle girdi tam boyuna ve kilosuna uygun kabire
Tam sığdı, öyleki hareket edemedi
Ve bir yüz belirdi tam tepesinde
Bu yüz o yüz, evet evet ta kendisi
Karanlığa bürünen adam değilmiş kızın ta kendisi
Karanlık eğer oğlansa karanlığa bürünen de kim
Kimdir yani şimdi bu mezara giren
Toprağı atan karanlığa bürünen kızdır
Toprağın tadını beğenen bir yanı karanlığa kurban olan oğlandır
Peki ya cevap nedir?
Cevap karanlıktır yani yoktur öyle bir şey
Hakikat yoktan var edenin tak kendisidir
Anlayınca bunu, mezar kavuşmak için bahanesidir Allah'a
Tüm yollar ona çıkar, istikamet her ne kadar sisli bir muamma olsa da bu yolun imtihanındandır
Yolcular değişir, sevdalar değişir, yol aynı hakikat aynı kalır
Aynı kalmak zorundadır
Evrenin kanunu söyler bize bunu
Bize bunu yaşamımız söyler
Öyle ki ölünce hicran sona erecektir
Ruh ait olduğu yere dönecektir
Bu dünya kendini ne kadar da ön plana atsa
Yalandır,
Anladığım o ki, aradığımız hakikat hakikatin ta kendisidir.
YanıtlaSil