Yazdım-1

 İnsan çok garip bir varlık. Her dönem iyisiyle kötüsüyle şaşırtıyor. Herkesçe kabul gören bir düşünce, fikir, ideoloji yok. Hep bir ayrım, kutuplaşma var. Ve bu kutuplaşma büyük gruplar halinde olduğu gibi sadece bir insanın içinde de gerçekleşebiliyor. Büyük grupların kutuplaşması toplumda büyük yıkımlar oluşturabilir. Maddi ve manevi zarar verebilir. Ben insanın kendi içindeki çatışmaya değinmeye çalışacağım.

Her duygunun bir zıttı, karşıtı var. Bir savaş halinde birbirlerini yenme peşindeler. Kendi iktidarlarını kurma peşindeler. Ve bu iktidarı sağlamlaştırmak için ellerinden gelini yaparlar. Kimisinde sinir egemenliğini sağlamıştır, kiminde ise korku. Herkeste farklıdır. Ve bu duygular, haller sürekli değişebiliyor. Herkes için geçerli değil tabi. Çünkü bazısı kendini bir duygunun diktatörlüğüne kaptırmış oluyor. Ve her duyguyu sabit bir duygu çerçevesinde bakıyor ve öyle görüyor. Genellikle de bu kişiler hayattan fazla zevk almazlar. Nasıl ki bir diktatörlükte halk sefillik çeker, böyle kişilerin de vücudu, aklı, etrafındakiler nasibini alır. Ve bu halin devamı psikolojik hastalıklara, Allah muhafaza cinnet haline dönüşebilir. İnsan iç dünyasında duygularını kontrol etmeli. Kendince bir denetim mekanizması oluşturmalı. Adaletli olmalı. Her duyguya gerektiği kadar yer vermeli, hayatını renklendirmeli. Nasıl ki demokratik bir devlette halkın refahı artar, ülkenin değeri artar; her duyguya karşı demokratik olmak da kişinin hayattan zevk almasını sağlar. Vücuduna, etrafındakilere, aklına iyilik yapar. Kişiye zarar veren düşünceyi, duyguyu hiç taviz vermeden atmalı; yerine insana yararlı olanı koymalı. Adalet sadece devletlerin ihtiyacı veya sağlaması gereken bir şey değil. Eğer yaşamaktan zevk alma, hayatı kıymetlendirme derdi varsa kişinin ilk önce kendine karşı adaletli olması gerekli. Benim hep dediğim bir şey vardır, insan ne yaparsa yapsın her şeyi ilk önce kendine yapar. Yaptığın bir kötülüğü, diktatörleşen duygularla kendine yaparsın. İnsan aşırıya kaçmamalı. Kaçarsa dahi hemen dönmeli. Kendini bir diktatörlüğün eline bırakma. Bu bir duygu, bir fikir, bir ideoloji olur. Ne olursa olsun hakkaniyetli, adaletli ol kendine. Eğer olmazsan ayağın kayıp gider. Kendini içinden çıkılamayacak halde bulursun. Hayatta hiçbir şey için geç değildir ama kanser vücudu sarmışsa her hücreye tesir etmişse geçmiş olsun. Oradan dönüş zor hatta nerdeyse yok. Kendini bir fikrin, duygunun diktatörlüğüne bırakmış kişilerden de uzak durun. Zaman kaybı. Eğer o kişiyi kurtarma derdiniz varsa Allah’a dua edin anca o düzeltir. Demem o ki: insan en başta kendine adaletli olmalı; kendini bir duygunun, fikrin, ideolojinin diktatörlüğüne bırakmamalı. Farklı düşünceler, duygular hayatınıza renk katar, yaşantınızda memnun olursunuz. En nihayetinde iyi insan olursunuz.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fanidir Dünya

Çınar

Uzun Yol