Kayıtlar

Haziran, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İstikamet Sisli Bir Muamma

 Bir soruyla başladı hikaye "neden" Cevap verecek ehilde birini bulamadı Demek ki bir yolculuk var yakında Yol bir arayış, görmek görünmeyenin ardındaki sırrı Neden diye bağırdı daha yola çıkmadan Kalabalık döndü, şaşırdı bu bağrışa "Sen daha yola çıkmadan neyin cevabını bekliyorsun"  Kesinleşti, yolun bahtında adı yazılı Mecbur, yorgun adımlarla ulaşmak gerekiyor İstikamet nereye? Varmayı istiyor Fakat İstikamet puslu, sisli bir muamma  Varmak hayaldir, yolcular beklentiye girmez burda  Bunu fark edince kederlendi  "Yol yakınken döneyim" dedi Bir ses belirdi karanlığın ardından Karanlıktır konuşan "Geçti artık, sen aitsin yolun taşına" Keşke dedi, sormak aptallığına kalkışmasaydım Su çatlağını buldu, parçalar yerine oturdu Anlam derinleşip yerini anlamsızlığa bırakana kadar Sonra gün battı, o vakit yüreğine indi yalnızlık Ve bir soru daha "Tek ben mi yolcusuyum yolun? Yoksa var mıdır bana yar olacak birileri" Aradan birkaç zaman geçti ...

Umut

 Sebebini araştırdım dimağımı delen gerçekle Bir ömür yaşamam gerekliymiş bununla Demiştim diyenler, hayatı bana tekrardan anlatacaklar Bana modern kelimelerle saldıracaklar Sonra savaş çığırtkanlığı yapanlar, korktuğumu düşünecek Söyledim ya yıllardır, ben korkmam Sadece severim Müthiş, yazık değil mi bu yakarışlar Yazık ki ne vehamettir bu kardeşim Eskilerin dayanağı çürümüştür artık Gelecekten yapılma umutları sana vadetmek istemiyorum Sana hatalarından damıtılan acı, katran bir umut bırakıyorum Bileklerimden altın rengine boyanan demir zincirlerle bağlıyım  Duvarları beyaza boyamışlar, ama ışık yok Yer, toprak ve mezara benzeyen semboller İdam sehpası figürü tam karşımdaki duvara çizilmiş Günde iki öğün matem veriyorlar  Hatrıma kağıt ve kalem verdiler Ve önüme iki seçenek kondu Sırf önüme iki seçenek kondu diye bağlı değlim ben buna Seçmiyorum, alın başınıza çalın özgürlüğü Zindanımda ince sızılarla şiir yazacağım 

Soytarı

 Bu cihanın değişmez derdi kendisi Bizlerse soytarısıyız bu düzenin  Süreç bizi aşka itti sonunda  Yangını bağrımızda güller açtırdı Bu ciddi sevdayı soytarılığımız kaldırmıyor Bizi görenler gülecekler halimize, bu kesin Gönülden gelen telkinlerin faydası olmayacak Evet bizler gururlu soytarılarız fakat Sevmek engel değil, sevilmek için olabilir Gözümüz karardı, ihtimalleri mazinin eleğinden süzüyoruz Hesap yapmayı bilmezdik, hayat öğretti zorla Zaten bize herşeyi kafamıza vurarak Kafamızda binlerce yara aça aça öğretti İzin vermedi somurtmamıza sonra  Kestirip atacak kadar cesaret yok bizde Bulmuşuz bir kere, ya hiç olmasaydı Tamam çokça hırpaladık kendimizi Fakat bu şizofrenist bir şey, mantık işi değil Kral olma fırsatı verildiğinden soytarı oldum Özgürüm, boynumda kralların buyruklarından yapılma kolye Som altından tahtta yazamazdım bu şiirleri Gerçi şiirlerim için bir konuma gerek yok Mecburdum, yoktu öyle büyük ideallerim Hayat ağır gelince şiirler fışkırdı kal...