oda
Karanlık, dar, rutubetli Bir iki adım anca, ötesi yok Tavanı alçak, ondandır boynumuzun vaziyeti Karanlık, dar, rutubetli oda Oda, bence doğrusu zindan Kim burda kalır, kim o şanslı insan? Renkler kaybolur, sesler boğuklaşır Baltasını yerde sürükleyen cellat, Sürükleme bitince kopar çığlık. Her bir çığlık, kendi çığlığının habercisi Sarı, mor, yeşil tüm renkler burda aynı Soğuk, ayak çıplak, ölüm yakın Emri verenin fermanı sebep Karanlık ama gece değil Soğuk ama kış değil Ölüm ama son değil Karanlıkta hakikati bulmak, Bulmak ne işe yarar Cellat hakikat dinler mi? Fermanı yazanın hakkı meçhul Binlerce şanslı insan, binlerce oda Karanlık, dar, rutubetli